This is an old revision of the document!
Bu birlik ve beraberliğin tesadüflerden ibaret olmadığı, Polis Memurları sanıkların sadece koruma görev yapmak maksadıyla tayin ve tahsis edilmedikleri, bunların Özel Kasıt altında biraraya toplandıkları ve bu suretle: Devlet tarafından muhtelif suçlardan aranan kişiler, kumarhane işletmecileri, diyarbakir eskort bir kısım yönetici ve siyasetçiler ile Özel Harekat Daire Başkanlığında görevli bazı polis memurlarının cürüm işlemek için teşekkül oluşturdukları veya bu teşekküle katıldıkları anlaşılmıştır. Buna karşılık bazı dosyalarda fiili durum esas alınarak sözkonusu hesaplamalar yapılmıştır. Konunun aciliyeti bakımından bize iletilen dilekçelerde ismi geçen polis memurlarının atamaları 06.08.1996 Ankara Emniyet Müdürlüğü kadrosuna yapılmıştır. MİT ve Jandarma hakkındaki iddialara ilişkin ifadeler Ankara DGM. Bu otomobil hakkında yapılan araştırmada 24.04.1995 tarihinde Ankara İlinde çalınmış olduğu ve gerçek plakasının 06 V 7550 olduğu tesbit edilmiştir. Ömer Lütfi Topal isimli kişinin öldürülmesinde (olay yukarıda ayrıntılı olarak izah edilmiştir) kullanılan silahın şarjöründe Abdullah Çatlı’nın parmak izi bulunmuş ve Abdullah Çatlı’nın bu olaya iştirak etmiş olduğu bu somut delil ile tesbit edilmiştir. Ayrıca, İbrahim Şahin’in koruma görevlisi olan Ayhan Akça’nın, yurtdışında uyuşturucudan elde edilen parayı ülkeye getirdiği sırada yakalanan Dilek Örnek hakkında İst.DGM.’ne açılan davada da sanık bulunduğu yukarıda ayrıca izah edilmiştir. Ömer Lütfi TOPAL’ın Emperyal Gazinolarının Halkla İlişkiler Müdürü Arzu TOK, patronları Ömer Lütfi TOPAL, Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR’in aralarının çok iyi olduğunu, aralarında bir kavga ve husumete şahit olmadığını, Mehmet ÖZBAY olarak Abdullah ÇATLI’nın patronlarının misafiri olarak Shereton Casinosuna sık sık yalnız olarak geldiğini, sanık olarak adları geçen polis memurlarını hiç görmediğini söylemiştir. Bu olayın İstanbul Emniyet Müdürlüğünce tahkikatının yapıldığı sırada 25.08.1996 tarihinde Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine ismini bildirmeyen bir kişi tarafından yapılan ihbarda, Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayının faillerinin Ayhan ÇARKIN, Ercan ERSOY, If you want to check out more information on Lokal Eskortlar look into our own internet site. Oğuz YORULMAZ isimli Özel Harekat Dairesi polis memurları ile Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR isimli kişiler olduklarını bildirilmiştir
Bu silahlardan ve mermilerden bir bölümünün özel Harekat Daire Başkanlığı kaynaklı oldukları ve 1993-1994 yılları itibariyle Emniyet Genel Müdürlüğünde kuvve kayıtlarında bulunmaları gerektiği tesbit edilmiştir. Savcılıkça doğrudan doğruya takibatta bulunulur.Ancak Zabıta Amirleri hakkında hakimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları muhakeme usulü tatbik olunur. 1996/28590 Hz. sayılı iki adet dosyası bulunduğu bildirilmiş olup, ilimizde bulunan diğer Adli merciilerce hakkında yakalama ve gıyabi tevkif müzekkeresinin bulunmadığı cevabi yazılarında bildirilmiştir.“ şeklinde cevap verildiği incelenmiştir. Buna rağmen bu silah ve mermilerin kaza yapan otomobil içerisinde ve orada bulunan kişiler elinde ne maksatla bulundukları ve onlara nasıl intikal ettirildikleri, Emniyet Genel Müdürlüğünün cevabi yazılarında izah edilememiştir. Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK’ın korunması için 22.6.1996 tarihli İl Koruma Kurulu sadece bir polis görevlendirmesini uygun gördüğü ve bu kararın İçişleri Bakanlığı Merkez Koruma Kurulunca 25.7.1996 tarihinde benimsediği ve bu durumun İçişleri eski Bakanı Mehmet AĞAR tarafından 06.08.1996 günü Bakan olarak onaylandığı görülmesine rağmen 06.08.1996 günü Sedat Edip BUCAK’a 4’ü İstanbul’da 2’si İzmir’de görev yapan 6 kişinin tahsis edilerek tayinlerinin yapılması, bu kişilerin ise derhal koruma görevine başlamayıp 3 aylık bir dönem içinde ayrı ayrı göreve başlamalarının ise korumada aciliyet olmadığını ortaya koyması, Sedat Edip BUCAK’ın yazılı talebinin tayinlerden bir gün sonrası olan 07.08.1996 günü yapılması, bu korumalardan 3’ünün Ömer Lütfü TOPAL cinayeti ile ilgili olarak gözaltına alınan kişiler olması birinin de bu kişiler lehine tanıklık yapan kişi olması dikkat çekmektedir. Jandarma Genel Komutanlığından alınan 13.12.1996 gün ve 223/83 sayılı cevabi yazıda; basında Söylemezler Çetesi olarak yer alan ve içinde Silahlı Kuvvetler ve Polis Teşkilatı mensubu bazı kişilerin de bulunduğu ileri sürülen örgüt ile ilgili olarak adli işlemlere paralel şekilde ayrıca detaylı bir idari tahkikat yapılarak ihmali görülenler hakkında kanuni takibat başlatılmıştır
Ben seni de, başsavcıyı da, Ali İhsan Kaya'yı da, o avukatı da şikâyet ediyorum ve o an için hemen bizim Cavit Beyi de azlettim, azilname çektim, onu da azlettim. Yani, başsavcının vekaletindeki avukat ile Ali Esenkaya'nın girişimleriyle Emin Altındağ'la başsavcıyı barıştırıyoruz, sözüm ona öyle. Sonradan aldığımız istihbarata göre, bunlar haber alıyorlar ki, Emin Altındağ geliyor. CEVAP; O olayın üzerine 8 insan ölmüş, her taraftan bize telefonlar geliyor, o diyor şu adam yaptı, bu diyor şu adam yaptı; fakat, gerçekten, emniyetin bölgesi olmadığı halde, emniyetin o zamanki çok heyeti, Emniyet Müdürü vardı Rıdvan Güler, bir de Terörle Mücadele Şube Müdürü vardı Ramazan Sürücü, bu ekipleriyle beraber ve jandarmanın bölgesine girememekle beraber, kendi iç dinamizmiyle şehir İçindeki, merkez içindeki çalışmaları sürdürdüler bunlar. Araştırdık. Emniyet hemen harekete geçti, yine bu o zamanki Terörle Mücadele Şube Müdürü Ramazan Sürücü Bey ve ekipleriyle beraber hemen bölgeyi sardılar. Emniyet de, tabiî, diyarbakir eskort korkusundan bir şey diyemedi. Ben bu olaylar sebebi ile bir vatandaş olarak bildiklerime şahitlik yapıyorum, ayrıca Ali KAYA’dan, organizasyonun içinde olan ve isimleri geçen kişilerden şikâyetçiyim, şeklinde beyanda bulunmuştur. Biz aile olarak PKK ve Hizbullah ile mücadele ederken, iş yerlerimiz, arabalarımız, iş makinelerimiz terör örgütlerince kundaklanırken, yakılırken, gazetemize dahi bomba atılırken Ali KAYA, o dönemin DGM Başsavcısı Nihat ÇAKAR ve o dönemde 7. Kolordu Komutanı olan Yaşar BÜYÜKANIT’ta bu kişiyi koruyordu. CEVAP; Buyurun bu yazı.SORU - Elyazısıyla olan değil mi